das Wörterbuch Englisch Minus türkisch

English - Türkçe

voyage kreuzten Beinen:

1. yolculuk yolculuk


O bir yolculuk düşünüyor.
O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.
Amerika'ya bir yolculuk söz konusu değil.
Her zaman birisinin frag-kuyruğunda yolculuk yapmayın.
Uzayı işgâl edeceğimiz ve Ay'a yolculuk yapacağımız gün yakında gelecek.
Filmi izlemek Hindistan'a bir yolculuk yapmak gibi bir şeydir.
O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.