das Wörterbuch Französisch Minus türkisch

Français - Türkçe

son kreuzten Beinen:

1. ses ses


Christina Aguilera'nın sesi neslimizin en iyi sesi.
Çorbanızı içerken ses çıkartmayınız.
Kulak yolu ses dalgalarını kulak zarına iletir.
Ben sıradışı bir ses duydum.
Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum.

2. onun onun


Onun ailesini tanıyorum.
Başkan yasa tasarısını veto etti fakat Kongre onun vetosunu geçersiz kıldı.
Su içebilirsin fakat aynı zamanda da onun yürümesine izin verebilirsin.
Ebeveynlerinin görüşü onun kazandıklarını aptal bir kıza harcamasıydı.
Onun kitabı sadece İngiltere'de ünlü değil, Japonya'da da ünlü.
Herkese karşı kaba davranamazsın ve sonsuza dek onun yanına kalacağını bekleyemezsin.
Onun hakkında konuşmak için birinci olmak isteyen kimse olmadığı ortaya çıktı.Şimdi ne yaparız?
Bir muhabir, onun azgın bir bulldog köpeğine benzediğini söyledi.
Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.
Onun yabancı işçilerin çalıştırılmasıyla ilgili çok sayıda fikirleri vardır.
Bir insanın değeri, onun neye sahip olduğuna değil, ne olduğuna bağlıdır.
Patronu gerçeği öğrendiğinde, yalan onun başını derde soktu.
Bu komedi filmini onun kız kardeşinden ödünç aldım.
Onun işe genellikle geç gelmesi yeterince kötüydü fakat sarhoş gelmesi bardağı taşıran son damlaydı ve ben onun işine son verdireceğim.

3. ona


Ona yazdım.
Ona özür dilemek için Susan'ı aradım fakat o, telefonu yüzüme kapadı.
Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.
Linda'nın kocası ona karşı ikili oynuyordu.
Tom'un yardımcı olacağından kuşkuluyum, ama yine de ona sormalısınız.
Çocuk hırsızlarının ona yapmasını söyledikleri gibi Tom işaretlenmemiş, kullanılmış paralar halinde bir milyon dolar topladı.
Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi.
Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona "Sen ebesin!" diye seslenirdi.
Kurt, kurt diye çocuk bağırdı! ve köylüler ona yardım etmek için dışarı çıktılar.
Eğer acele edersen yakında ona yetişirsin.
Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.
Hiçbir gözün ona acımadığı ve hiçbir sıcak elin onun ağrıyan bacaklarını yatıştırmadığı cezaevinin gizli bölümündeki hayranlık uyandıran genç bir kadına yapılan insanlık dışı zulümlerle ilgili ilginç bir kayıt hâlâ korunuyor.
Öğretmen onun itibarsız araştırmasıyla ilgili raporuna dayandırarak ona başarısız notu verdi.
Belediye başkanı ona şehrin anahtarını sundu.
Yardım edemem ama onu gördüğüm zaman ona yakınlık gösterebilirim.